28 Ocak 2015 Çarşamba

Biri sömestr tatili mi dedi...

Karneler ellerde gülen yüzlü resimler sosyal medyada kendini gösterirken diğer yandan da tatil planları ve buna eklenen etkinlikler düzenlenen tiyatrolar yüzleri gülümseten faaliyetler tabi ki de...
Neden tabiki de diyorum Aydın 'ım güzel memleketimde böyle şeylere daha adım atamamış olmanın üzüntüsü var. Kırtasiyelerimizde neden daha çok okuma kitabı yok diyorum mesela neden kırtasiyelerimiz yollara oyuncaklarını çıkartacağına neden daha fazla kitap çıkartmıyorlar...Yada neden kitap okuma etkinlikleri düzenlemiyorlar diyorum ama sadece diyorum. Buna benzer çok fazla şey var ,  neden çocuklara uygun tiyatrolar şenlikler düzenlenmiyor  yada neden daha fazla anne bir araya gelemiyor. Bunlar peşi sıra sıralanırken bize sadece kendi içimizde planlar yapıp ev içi etkinliklerimizle bir süre daha devam edicek gibi gözüküyoruz. Umarım kültür anlamında şu çok sevdiğim şehrime daha çok şey katarlar. İtiraf edebilirim ki diğer şehirdeki annelerebu anlamda imrendiğim oluyor.Çocuğumu bir müzikale yada iyi bir çocuk oyununua götürmek için başka şehirde oturmamalıyım. Umarım gelecek günlerbu konuda ümit vadeder. Öncelikli olarak planlanan Avm planları yerine daha güzel kültür sanat etkinliklerinde şehrimde çocuğumla paylaşabileceğim güzel anılarım olur...
Diğer sömestr tatiline dileğim budur......

14 Ocak 2015 Çarşamba

büyümek neye göre...

Nasıl birsorgudan geçtiğimitam da bilemediğim bu günlerde gece uykusuzlukları hastalıklar çok da kapımı çalmışken hepiç sesimle konuştuğumu farketdim. Eskiden de öyle yapmazmıydım aslında. Lise çağlarında Muzo 'yu dinleyenleriniz vardır aranızda ve program bittikten sonra çalan o güzel müzikleride.... Ne kadar içimi doldururlardı anlatamamki halen daha öyle... Ama onları bugünlere taşıyana aslında bana hissettirdikleriydi... Neden mi bu konuya geldim o zamanlarda hissettiklerim kendimce küçük kayıplarım o radyo programından sonra çalan müziklerle kendi iç sesim olurdu ve dilimden sözcükler dökülürdü gecenin sessizliğinde kafamdan geçenlerse cabası... Ya şimdi ne mi oldu anne oldum büyüdüm sandım evet tamam onunla büyüyordum ve öğreniyordum . Ama aslında hayatın öğrettiklerinden ne kadarda uzaklaştığımı farkettim .Ta ki kapından eşimin girip saçımı okşayıp Başın Sağolsun diyene kadar ...Oysaki hazır değildim.(Bu duyguya kim hazır oldu ki.. ) Bir yanım çocukluğum hayallerim hayallerimiz hepsi bir anda ortada kaldı. Tutunacak bir yerleri varsa da artık anılarda kaldı ki bunu söylemesi bile canımı yakıyor. Ve şimdi gene kendi iç sesimle baş başa kalmıştım.Her kendimle yalnız kalmak istediğimde yaptığım gibi .Anılarımı herşeyi tekrar tekrar gözümün önünden geçen herşey bir nefesle gitmişdi. Hepimize olacağı buydu aslında.

Artık büyümek kelimesini düşünür oldum neye göre nasıl. Acaba ben gerçekten büyümek istemişmiydim.Oğlumla büyümek gerçekden keyifliydi. Ama bu biraz ağır olmadı mı. Çare tabiki yok yaralarımız kendimize. Yaşadıklarımız , doldurduğumuz anı çuvalımız hepsi kendimize. Hayat herşeye rağmen devam ediyor ve bizde bu hayatta kendimizle birlikte çuvalımızı doldurmaya devam ediyoruz.
.Güzel anılarla ve anılarda büyümek dileğiyle..
Sıra bize  gelen kadar sevgiler...

3 Kasım 2014 Pazartesi

Annelik.....

Bir çok ses duyarsınız etrafta ultrason resimlerine bakarken siz heyecanlısınızdır esasında içinizde hissettiğiniz , yüreğinize dokunan en büyük mucizenizdir. Ama duyduğunuz sesler öyle değildir. A bak sana benziyor yok yok babaya ay doğunca kaç kilo olucak , biliyormusun ben işte şu kilo da doğurdum topaç gibiydi. Boyu bu kadar dı...Sütüm bir geldi bir geldi... Kimisi aman yok emziremem ver mamayı geç hiç uğraşma canım , canına yazık... Bakalım sen nasıl yapıcaksın gibi gibi yüzlerce binlerce kelime uçuşur havada hamilelikte ... Ya anne yüreği ne düşünür diye düşünmez dış kelimeler lafın nereye varacağını sorgulamaz. Ben 9 ay 10 günlük bir mucize getirdim dünyaya ama bir çok yoldan geçdim hamileliğimin başında Toksoplazma denen mikrop yaktı geçti beni hamileliğimim başlarında acaba sağlıklı bir evlat getirebilcekmiydim yoksa 20. haftada gebeliğm sonlanacakmıydı yada ben sonlandırabilecekmiydim. Derken inandım hem ona hem kendime o benimdi benim mucizem ve sorunsuz bir hamilelikle 9 ay 10 günde kucağıma aldım oğlumu. O müthiş hissi sonuna kadar yaşadım . Ama dün öğrendim ki Kasım Ayı Prematüre Farkındalı Ayıymış. Hikayelere daldım okudum. Hepsinde minik savaşçılar ve onlara inan anneleri vardı. Hepsi farklı hayata merhaba hikayesiydi. Ve kendimi düşündüm evet bende bir sınavdan geçmişdim. Kendimle çok çelişmişdim. Çok ses duymuşdum. Ama bir farkındalık oldu mu evet oldu dünden bu yana her mucize aklımda. Annelerin güçleri inançları..Duymayalım sesleri inanalım, sahip olduklarımızın kıymetini bilelim ve bahşedilen mucizeleri yaşayalım..

16 Eylül 2014 Salı

Alt Tarafı Kreş Canım....

Evet geldik mi yeni bir eğitim öğretim yılının başına... Ben heyecanlıyım ya siz? Benim de korkularım var Ya Sizin? Ne zormuş bir ebeveynin çocuğunu okula göndermesi ? Oysa ki rahat mı batıyor dediğinizi duyar gibiyim. Daha 3.5 yaşındaki oğluşu  kreşe yazdırmakdı tek çabam. Kriterlerim vardı evet. Tabiki en önemli kriterim onun mutlu olması ama benim isteklerim yokmuydu ?
*Hazır gıda olmayacak.(meyve suyu , bisküvi dayatmayacakdı kreş..)
*Sınıflar ferah olacakdı.
*Kız - Erkek tuvaletleri ayrı olacakdı (aynı olan kurumlarla karşılaşdım.)
*Okul bahçesi geniş çocuklar için olacakdı. Velilerin gözlerini boyamak için olmayacakdı.(Biz oturmsakda olur değil mi ama ?)
*Okulumuzda hijyen önemliydi. (Malum ilk senelerde hastalık bir çocukdan diğerine devir daim yapıyor.)
*Öğretmenler mutlu olucakdı . (Burdaki mutluluk önce öğretmen kurumuna güvenicek ki bize buna hissetirebilsin. Ve mümkünse uzun soluklu o okulda çalışmış olması .(Malum kurum güvenililirliği)
*Sınıf materyallerinin çocuğun hayalgücüne uygunluğu...

Bu listeye o kadar çok şey ekleyip çıkartabiliriz ki tabi bu hepimizin beklentisine göre değişir. Oysaki dedim ya biz sadece kreş arıyorduk.Ne yazık ki o kadar kolay olmadı. Eminim sizler içinde öyle...Geçen yıl bütün bir sene çocuğunu kreşe gönderen arkadaşlarımın tecrübelerine kulak kabarttım. Kreşleri gezdim. Karşılaşdığım o kadar ilginç şeyler oldu ki. Öğrenci sabah 8 de sınıfa öğretmen eşliğinde götürülüyor,aaa oda ne öğrenciyi sınıfta Pepe bekliyor ooo hep beraber öğretmen eşliğinde başlanıyor şarkılar.Sonra ne mi oluyor bir çocuk daha geliyor ben onu istemem diye ağlıyor öğretmen onun istediğini açıyır Muffing songs başlıyor öğretmen eşlik ediyor ama ingilizce bilmiyor. Ya düşündüm bu kadar irdeleme Reyhancım ? boşver ... Olmuyor olmuyor...Öğrencinin üstü ıslanıyor öğretmenimiz bu benim görevim değil yardımcı öğretmen gelsin diyor? Gene kendime diyorum ki irdeleme Reyhancım....Yapabiliyor muyum ? Tabiki HAYIR... Gezdik gördük ve gördüklerimizden çok şey öğrendik esasında iyi de oldu Aydın'da özel okul sayısı 12 kreş sayısını artık sayamıyorum. Benim aklım iki kurumdaydı sevgili eşim sayesinde Alpişim okulunda ve mutlu. Çok detaya indim ,sorguladım tepki verenler oldu alt tarafı kreşe gidecek diyenler oldu gerçekden bu kadar kolay değildi ALT TARAFI KREŞ HİÇ......

9 Eylül 2014 Salı

Kutlugillerin En küçük üyesi şimdi nerede?

Şu an evimizin en küçük kutlugili okullu olmanın heyecanını yaşıyor. Evet gerçekten yaşıyor... Ay ağlar mı ? Annecim diye kollarını boynuma dolayıp bırakmaz mı ? diye düşünürken itiraf ediyorum ki çoğunluğu  gerçekleşmedi. (burda hüzünlüyüm...) Esasında onun ne kadar hazır ama benim de bir o kadar hazır olmadığımı bir kez daha anlamış oldum. Doğduğundan beri belki bencilceydi ama her anı benimle olsun istemiştim.Eşimin kucağına verirken bile zorlandığım anlar dün gibi.(Artık kabullendiğimi burdan kendilerine iletiyorum.)Bu tabiki geçici bir süreçti ama bizim evde yaşandımı evet.O zamanki psikolojiyle bunu kabullenmem çok ama çok zamanımı aldı. Halbuki eşim cumartesi dahil bütün gün işteydi.Ya ben ne yapıyordum.Alpişkoyla güne başlayıp bitişi gene ona iyi geceler diyerek yapıyordum.Ah bu annelik psikolojisi...Bu süreç ve buna benzer daha bir çok heyecanı , korkuyu onun ve benim 35 ayımıza sığdırdık.Tabi daha neleri var diyip bekleyip göreceğiz... Evde geçen dolu dolu 35 ayın sonunda artık evimizin en küçük bireyininde kendine ait özel zamanına ihtiyacı vardı. Tabi benimde. Çok iyi geçen bir oryantasyon sürecinin ardından dünden itibaren tam anlamıyla okulluyuz. Biliyorum ki gerçekten mutlu hatta en yakın arkadaşım diyebileceği bir arkadaş bulmanın heyecanını yaşıyor.Yavaş yavaş anlatmaya başladığı sınıf maceraları bile var.Malum okul bahçesinde bir arkadaşını hızlı sallıyormuş gibi yapmak yada arkadaşının kalemini almak çok heyecan verici. Haydi bakalım ne diyoruz çocuklar mutlu anneler huzurlu...

12 Mayıs 2013 Pazar

Başlıyoruz ama buruk....

Alp Doruk'a hamile kaldığımdan beri sürekli yazdım bir defterim oldu hep yazdım yanımda olmadığında bir kağıda ,  aman unutmayalım dedik telefona yazdım... Derken bir anda internette sosyal medyada bir çok anne ne degüzel paylaşımlarda bulunuyor aynı dili bu kadar yalın bu kadar içten birbiriyle paylaşıyor bir anda kendimi twiterdan sürekli o tatlı ortamı takip ederken buldum ee malum çocukla hayat farklı bir dünyanın içine sokuyor insanı ve bende dedimki yazalım paylaşalımmmmmmm...
benim için iyi bir başlangıç ama Ülkem için içimiz buruk Bu anneler gününde bir başlangıç yapmak isterken içimiz kızgın , öfkeli ama sustuğumuz kadar sessiz değil....